BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ ( BJK )
  TARİHÇE
 

Besiktas Bereket Jimnastik Kulübü'nün Kurulusu

Osmanli imparatorlugu'nun çöküs dönemiydi artik. Koca dev yavas yavas eriyor, bitiyordu sanki. Ve devir Abdülhamit devriydi.

BJK Iste böyle bir ortamda Türkiye'nin ilk spor kulübü olan Besiktas Bereket Jimnastik Kulübü kurulur. Kulüp, sayilari 26'yi bulan bir genç grup tarafindan Serencebey semtinde, 1903 yilinin Mart ayinda, sporun bir suç, bir kabahat olarak kabul edildigi bir zamanda, her türlü risk göz önüne alinarak Medine-i Münevvere Muhafizi Seyhülharem Osman Pasa'nin konaginda kurulur.

Kulübün kuruculari: Hüseyin Bereket, Mehmet Samil (Sapli), Ahmet Fetgeri (soldaki resimde görünen) , Mehmet Ali Fetgeri, Nazim Nazif (Ander), Tayyareci Fethi Bey, Behçet Bey, Haydar Bey, Sevket Cenani Bey, Mahmut Naci Bey, Cami Baykurt ve Serafettin Bey.

Kurulus sirasinda kulübün renkleri kirmizi-beyaz olarak saptanir. Osman Pasa'nin konaginda, güres, boks, barfiks, parallel, jimnastik ve halter branslarinda baslayan sportif çalismalar kisa zamanda diger gençlerin de ilgisini toplamistir. Kadro yeteri kadar genisleyince bir tüzük hazirlanarak, ilk idare heyeti olusturulur.

Ilk idare heyeti:
Baskan (Reis): Samil Osman Bey
Genel Sekreter (Umumi Kâtip):Hüseyin Bereket Bey
Spor Hocalari:Mehmet Ali Fetgeri, Ahmet Fetgeri Bey, Nazim Nazif Bey.

 


Kulübün Adinin Degistirilmesi

Gösterilen faaliyetler Osmanli sarayinda kusku yaratiyordu. Saray ajanlari bos durmayip gencleri Abdülhamit'e bile sikayet etmislerdi. Bu jurnallemenin sonucunda bir gün, Ahmet Fetgeri ve arkadaslari yorucu bir antreman sonrasi Osmanpasa Konagi'ndan çiktiktan sonra zaptiyeler tarafindan tutuklanip Hasan Pasa Karaklu'na götürülmüslerdi. Kendilerinin zindanlara atilacagini düsünürken, saray çevrelerine olan yakinliklari sayesinde serbest birakilmislar, ama bir daha yaptiklari faaliyetleri tekrarlamamalari kendilerinden istenmisti.

Kurtulmuslardi ama bu ise köklü bir çözüm bulmalari gerekiyordu. Saray çevrelerindeki baglantilarini kullanarak fikir danismaya baslamislardi. Sonunda Abdülhamit'in yaveri Mehmet Bey soruna çözüm bulmustu. Besiktas Bereket Jimnastik Kulübü adi degistirilecekti. Zira jimnastik kulübü kurmak suçtu. Bu tavsiye üzerine hemen toplanildi ve kulübün adi Osmanli Besiktas Terbiye-i Bedeniye Mektebi olarak degistirildi.

Artik is Mehmet Bey'e ve Abdülhamit'in kusçubasisi Behçet Bey'e kalmisti. Onlar da Abddülhamit'e yeni kurulan mektebin sporlarin yapilacagi, insan sagligina yararli bir yer oldugunu söylediler. Abddülhamit en güvendigi iki adamina inandi. Ve böylece de Besiktas'li gençler çalismalarini daha rahat ve korkusuzca sürdürmeye basladilar. Zamanla Abddülhamit'in en yakinlari bile kulübe katilmaya basladilar.

 


Kulübün Resmiyet Kazanmasi

23 Temmuz 1908'de mutlakiyet dönemi bitmis, mesrutiyet ilan edilmisti. Bu insanlarin daha da özgürlesmesi, dolayisiyla da daha rahat spor yapabilmeleri, bir araya gelebilmeleri demekti.

3 Agustos 1909'da da Cemiyetler Kanunu çikarildi. Ayni yil içersinde Tepebasi Kislik Tiyatrosu'nda Beyoglu Mutasarrifi Muhittin Pasa'nin öncülük ettigi spor bayrami yapiliyordu. Azinliklarin kurduklari kulübler oradaydi. Dört Rum kulübü ilgi çekiyordu. Fakat bayramda bir tek Türk spor kulübü yoktu. Sadece birkaç Türk zabiti davetliydi. Ve onlarin arasinda Besiktas'li Refik, Mazhar, ve Fuat Bey'ler de vardi.

Muhittin Pasa spor yapan gençleri hayranlikla izledi, zaman zaman da alkisladi. Dayanamadi, "Su gençleri gipte ile izliyorum. Surada bir Türk kulübü neden yok? Halbuki bir kulübümüzü de törende görmeyi ne kadar arzu ederdim, bilemezsiniz." dedi.

Fuat Bey atildi:

- Pasam, aslinda 6 yildan beri Besiktas'ta böyle bir kulüb var. Ama biliyorsunuz ortami. Çalismalar gizli yapildi. Eger izin verirseniz...
- Yaa... Neden benim haberim yok? Hemen harekete geçilsin. Her türlu yardima hazirim. Vakit kaybetmeden gidin ve bana istidayi getirin.

Bunu takiben hemen toplandilar. Artik mektep olmayip kulüp olduklarina dair bir karari onayladiktan sonra da adlarini Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü olarak degistirdiler.

Fuat Balkan ve Umumi Katip Hüsnü Bey Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü'nün nizamnamesini hazirladi. Mazhar Kazanci istidayi imzaladi. Istida Beyoglu Mutassarrifligi'nin Cemiyetler Defteri'nin 468. sayfasina 26 Ocak 1326 (1910 miladi) tarih ve 1760 numarayla kaydedildi. Ve tasdik edilen 185 sayili tescil belgesi verildi.

Sükrü Pasa baskanliginda olusturulan ilk resmi yönetim kurulunda su isimler yer aliyordu: Ziyaeddin Karamürsel, Sevket Cenani, Ahmet Pasa, Mazhar Kazanci, Fuat Balkan, Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Hüseyin Hüsnü.

Besiktas, Cemiyetler Kanunu'nun kabülünden sonra resmiyet kazanmis ilk Türk spor kulübü olarak tarihe geçti. Besiktas semtinin Akaretler bölgesinde Sair Nedim Caddesi'ndeki Sulh Mahkemesi binasi lokal olarak belirlendi. Ancak burasi küçük olup kulüp hizla büyüyordu.

Daha sonra Akaretler'deki 84 numarali binaya tasinildi. Binanin arkasi tam 600 altin harcanarak spor sahasi yapildi. Malzemeler alindi. Kulüp artik tesis ve lokale de kavusmustu.

 


Futbolun Spor Dalı Olarak Kulübe Katılması

Bir gün Valideçsme'de gençler aralarinda konusuyorlar, egleniyorlardi. Içlerinden biri Taskisla yönünü gösterdi:

- Bakin alevlere... Taskisla yaniyor!
- Haydi gidip bakalim, orada ne oluyor?

Kosarak gittiler. Amaçlari yangini görebilmek ve hatta yardim edebilmekti. Taskisla'ya geldiklerinde ilgilerini baska bir olay çekti. O bölgedeki Ingilizler bir çesit spor yapiyorlardi. Iki takima ayrilmislar ve bir topun pesinde kosuyorlar, sayi yapmaya çalisiyorlardi. Hayranlikla bir süre onlari izlediler.

 

- Bu oyunu biz de oynayamazmiyiz?
- Oynariz
- Ama nasil? Bizim topumuz yok ki...
- Alalim su topu kaçalim.
- Olmaz, ayip olur...

O sirada top önlerine gelir. "Alalim su topu kaçalim" diyen Katip Tevfik dayanamaz. Topu alir, Ingilizlerin saskin bakislari arasinda kosmaya baslar. Arkadaslari da pesinden tabii...

Valideçsme'ye geldiklerinde izlerini kaybettirmislerdi. Topu Refik Osman'in evinin bahçesinde saklarlar. Onlar Besiktas kulübünden degildiler. Ama Besiktas'ta oturan gençlerdi... ve böylece semte futbol topunu ilk getirenler olarak tarihe geçtiler.

Semte getirilen futbol topu bile Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü'ne futbolu ilk yillarda sokamadi. Ama gençler zamanlarini aralarinda futbol oynayarak geçirmeye baslamislardi.

1911 yilinin Agustos ayiydi. Su haber semte hizla yayildi: "Gümrük memurlarindan Elazizli Haci Yusufzadelerden Mehmet Bey'in oglu 17 yasindaki Seref Bey futbol kulübü kurmus."

Takimin adi Valideçesme idi. Seref Bey'in disinda takimda Sair Kazim, Asim, Alaeddin, Selahettin, Doktor Mehmet, Askeri Hakim Hakki Bey vardi. Bölgedeki diger gençler de bos durmadilar. Münir Bey'in önderliginde birlestiler. Nuri ve Rüstü kardesler, Küçük Hakki, Büyük Hakki, Ziya, Hafiz Mustafa ve Refik Osman bir araya gelerek Basiret takimini kurdular.

Aralarinda maçlar yaptilar. Güçlendiler, gelistiler. Rekabeti biraktilar. Karma kadrolar olusturarak azinliklarla iddiali karsilasmalar yaptilar. Tatavla'nin Araks, Kadiköy'ün Barham ve Oresten takimlariyla oynadilar.

Önderleri Seref Bey'di. Bir gün yaptiklari toplantida Seref Bey arkadaslarina düsünçesini açikladi:

 

- Besiktas semtinin tek ve en güçlü kulübü Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü'dür. Ancak bir tek eksikleri var o da futbol bransinin olmamasi. Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü'ne katilalim. Böylece Galatasaray, Fenerbahçe, ve Altinordu ile rekabete girebiliriz.

Itiraz eden olmadi. Fikir alkislarla karsilandi. Ama çekinenler de yok degildi:

 

- Ya bizi almazlarsa?
 
- "Merak etmeyin, ben gidip görüsecegim. Almayacaklarini sanmiyorum ve hatta sevineceklerini de saniyorum." dedi Seref Bey.

1911 yilinin son aylariydi. Seref Bey Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübü'ne gitti. Karsisinda Fuat Bey, Ahmet Bey, ve Mazhar Bey vardi. Kulübe katilmak istediklerini kendilerine bildirdi. Fuat Bey, Ahmet Bey, ve Mazhar Bey öneriyi sevinçle karsiladilar.

Valideçesme ve Basiret Külüpleri, Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübünün çatisi altinda resmen birlestiler.

Seref Bey hic bos durmadi. Hemen calismalara basladi. Takimda yer alacaklar belliydi. Besiktas'in ilk futbol takimi su isimlerden kurulmustu: Resul Bey (kaleci), Ridvan Bey, Behzat Bey, Dr. Sabri, Sair Kazim, Sadi Baltalimanli, Dr. Mehmet, Asim Bey, Seref Bey, Dr. Ali, Fahri Bey.

Takim kurmak yetmiyordu. Eksikler çoktu. Forma yoktu. Ayakkabi yoktu. Top yoktu. Ama bulundu. Çevresinde sporsever olarak taninan Ipekçi Ihsan Bey gençlerin çaresi oldu, her eksiklerini tamamladi.

Zamanla ikinci ve üçünçü takimlar da kuruldu. Futbol Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübünü'de bir anda kisa süre içinde birinci siraya oturdu.

Ama kulüpte sadece futbol yoktu ki... Diger branslar da vardi. Iste futboldaki bu gelisme bazi branslarin yöneticilerini sinirlendirdi:

 

- Halterde geri kaldik!
- Futbol yüzünden jimnastik yapamiyoruz!
- Atis egitimleri ne olacak?
- Boksu unutmayalim!
- ........!!!!!!!

Iç çekisme bitmedi. Seref Bey'e karsi cephe alanlar çogaldi. O da sonunda Besiktas Osmanli Jimnastik Kulübünü'den ayrilmaya karar verdi. Sisli'deki Sebat kulübünü'ne katildi. Arkadaslari O'nun pesini birakmadilar. Seref Bey yoksa biz de yokuz diyerek onlar da Sebat kulübü'ne katildilar.

Seref Bey'in çaliskanligi orada da etkisini gösterdi. Sebat takimi kisa sürede güçlendi. Ve günlerden bir gün Sebat Besiktas'in karsisina futbol sahasinda dikiliverdi.

Sebat takimi sahada Mahmut, Nazmi, Adil, Hüsnü, Andon, Haluk, Refik Osman, Orhan, Seref, Siyret, Haluk'tan kuruluydu. Besiktas ise su kadro ile mücadele etmisti: Resul, Alaeddin, Nebi, Badi Kemal, Güresçi Hikmet, Hüsnü, Seref, Ihsan, Cemal, Tayyip, Kadri.

Sebat Futbol Takimi Besiktas'i 3-2 yendi. Seref Bey ve arkadaslarinin Besiktas'tan ayrilisi da iste o günde bitti. Biz hata yaptik yuvana dön diyen yöneticiler Seref Bey'i ikna ettiler. O da fazla nazlanmadi. Zaten kalbi Besiktas'daydi.

 


Kulüp Arması Ve Anlamı

[LOGO] Besiktas'in kulüp armasi kurulus tarihini simgelemektedir.

Armadaki ilk beyaz çubuk biri (1), üç siyah çubuk üçü (3), ikinci beyaz çubuk da ikinci biri (1) ifade etmektedir. Armanin tümü dokuz parçadan olusmaktadir ki bu dört rakam yan yana geldigi zaman Hicri takvimdeki 1319'u meydana getirir. Bu rakamin Rumi yil karsiligi ise Besiktas Kulübü'nün kurulus yili olan 1903'dür.

Amblem'deki Turk Bayragi ise Turkiye Futbol Federasyonu'nun hediyesidir.

Besiktas Turk Bayragini kullanma hakkini Yunan Milli Takimiyla oynanan bir macta Turk Milli Takimini temsil ettigi icin almistir. Baska hicbir Turk Kulubunun boyle bir hakki yoktur.

 


Neden Siyah-Beyaz?

Hayatin dogusu - batisi, gece - gunduz gibi insan hayatina yon ve sekil veren aci tatli gunler daima Siyah - Beyaz renklerle ifade edilmez mi?

Siyah - Beyaz kainati paylasan gece ile gunduz'un sembolleri oldugu kadar, yenilmenin de yenmek kadar tabii bir olay oldugu sporda ifade ettigi mana, cok acik ve derindir. Iste butun bu hakikatlerin tam karsiligi Siyah - Beyaz, Besiktas camiasi icin apayri, ozel bir mana da tasimaktadir.

1903 yilinda kulubumuz tesekkul ettigi zaman cemiyetimizin ilk renkleri Kirmizi - Beyaz'di!... Ve bu taa Balkan Harbi'ne kadar da degismedi.

8 Ekim 1912 yilinda "Birinci Balkan Harbi" baslamisti. Bu harp patlak verdigi zaman Osmanli Imparatorlugu'nun ordusu, subay ve erler arasindaki particilik ve dolayisiyla meydana gelen ikilik yuzunden duzensiz bir haldeydi. Bu yuzden kendisinden daha az kuvvetlere sahip olmalarina ragmen karsi saflarda yer alan dort dusman devletin saldirislarina dayanamayan Osmanli Imparatorlugu, bir cok meydan savasi kaybetmisti.

Baris sartlarini konusmak uzere Londra'da bir konferans toplandi. Fakat Balkan devletleri butun Rumeli'yi istediler. Osmanli devleti bunu kabul etmeyince de harp yeniden basladi.

Ve boylece mucadele gucunu kaybeden devlet, baris istemek zorunda kalarak dusman devletlerin arzusuna boyun egdi.

Osmanli devleti Midye - Enez hattinin batisinda kalan butun topraklarini Balkanlilar'a birakti. Balkan devletleri bu topraklari pay edemediler.

Ve bu yuzden Sirplar'la, Yunan ve Bulgarlar arasinda ikinci bir Balkan Harbi basladi.

Osmanli Imparatorlugu bu vaziyetten istifade ederek ileri harekete gecti ve 10 Temmuz 1913'te Edirne'yi geri aldi. Fakat sadece Edirne'yi!...

Koca Balkan topraklari elimizden kahpece alinmisti.

Asil Turk gencligi Balkanlar'in kaybi ile adeta kalbinden vuruldu.

Ve fedakar, cesur Turk gencliginin bir uzvu olan Besiktasli cocuklar teessurlerinin bir ifadesi olarak tarihi kararlarini ilan ve tatbik ettiler: Balkanlarin tamami tekrar Turk milletinin oluncaya kadar, ugrunda mucadele edecekleri renkleri Kirmizi - Beyazi, Siyah - Beyaza tebdil ettiler.

Iste Siyah - Beyaz bu yuzden Besiktas icin apayri bir mana tasimaktadir.
 


Kara Kartallar Ünvanı Nereden Geldi?

1932-33 sezonunda Istanbul Amatör Ligi'nin bitmesine bir hafta kalmisti. Son maç Besiktas ile Fenerbahçe arasindaydi. Bu maç sampiyonu belirleyecekti. Fenerbahçe Besiktas'tan iki puan öndeydi. Dolayisi ile bir beraberlik Fenerbahçe'yi sampiyon yapmaya yetecekti. Besiktas ise mutlaka kazanmaliydi.

BJK Futbolu Besiktas'a getiren Seref Bey (soldaki resimde görünen) son zamanlarda yakalanmis oldugu hastaligin neticesinde her geçen gün eriyip gidiyordu. Ancak Seref Bey'in ömrü o önemli maçi görmeye vefa etmedi. Bedeni hastaliga daha fazla dayanamayan Seref Bey genç yasta hayata veda etti. Maçtan bir gün önce de topraga verildi.

Tarih 16 Haziran 1933'dü. Final maçi oynananacak ve de sonunda ya Besiktas ya da Fenerbahçe sampiyon olacakti. Sahaya çikmadan önce Besiktas soyunma odasinda herkesin Seref Bey'in ölümü nedeni ile büyük bir üzüntü içinde oldugu görülüyordu. O sirada Hakki (Yeten) sessizligi bozarak arkadaslarina kendilerine gelmelerini söyledi. Eger Seref Bey hayatta olsaydi onun kendilerinden tek isteyeceginin bu maçi kazanmalari olacagini hatirlatti. Bunun üzerine Besiktas'li futbolcular Seref Bey'e layik olacak bir oyun ortaya koymak üzere and içerek sahaya ciktilar.

Besiktas tarihinde ilk kez sahaya bu maçta simsiyah formalarla çikmisti. O matemin simgesiydi. Seref Bey'in kaybedilisinin acisini yansitiyordu.

Maç basladi. Fenerbahçe defansta kaliyor, bir puan için oynuyordu. Besiktas ise atak üstüne atak gelistiriyor ve gol atmak için yükleniyordu. Oyunun 24'üncü dakikasiydi. Nazim'in Fenerbahçe filelerine gönderdigi top tüm Besiktas'lilari ayaga kaldirmisti. Ancak hakem golü geçersiz saydi.

Oyunun büyük bölümü Fenerbahçe yari alaninda ve kalesi önünde oynandi. Ancak gol olmadi ve maç basladigi gibi 0-0 bitti. Bu sonuçla Fenerbahçe sampiyonluga uzanmisti.

Maçtan sonra konusanlar ligi ikinci sirada bitirmesine ragmen Besiktas'i öve öve bitiremiyorlardi.

 

- Ne takimdi öyle!
- 90 dakika içinde tam 66 kez akin yaptilar!
- Kartallar gibi saldirdilar.
- Evet. Aynen kara kartallar gibi...

Iste o siyah formalardan ve müthis futboldan sonra Besiktas sampiyonluga ulasamamisti ama büyük bir ünvan kazanmisti: KARA KARTALLAR.

 


Beşiktaş'ın Türk Gençliğine Hediyesi: 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı

1935 yiliydi. Besiktas Jimnastik Kulübü bir karar almisti. "Atatürk Günü" düzenlenmesini istiyorlardi. Ulu önder sporu ve sporcuyu seviyordu. Öyle ise onun adina spor müsabakalari yapmak çok dogru olurdu.

Bu fikir hemen Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerine de açildi ve iki kulüpten de olumlu yanit alindi.

Tarih 24 Mayis 1935'ti. Fenerbahçe stad'inda yapilan ilk Atatürk Günü müsabakalarini binlerce kisi izlemisti.

Aradan kisa bir zaman geçmisti. Besiktas Jimnastik Kulübü, Atatürk Günü'nün her yil düzenlenmesini istiyordu. Ankara'da toplanacak olan Spor Kongresi'nde bu konu konusulabilirdi. Kongre'de kürsüye Besiktas Jimnastik Kulübü'nden Ahmet Fetgeri çikti. Istanbul'da düzenlenen Atatürk Günü spor müsabakalarini anlatti. Sözlerine söyle devam etti: "Atatürk Günü'nün tüm Türk gençligine maledilmesi için 19 Mayis Gençlik ve Spor Bayrami adi altinda her yil yapilmasini teklif ediyoruz."

Bu konusma alkislarla karsilandi. Konu Atatürk'e açildi. Ulu önderin de onayiyla 19 Mayis Gençlik ve Spor Bayrami kutlanmaya baslandi.

 


Arabacılar Takımı Değil, Arabalılar Takımı

Ahmet Fetgeri Bey'in agzindan:

"Her bir devrin ileri gelenlerinin çocuklari olan pasazadeler, idman mahalli olan Osman Pasa Konagi'na gidip gelirken Dolmabahçe Saray arabalarindan istifade etmeye baslamislardi. Her hareketin goze battigi ve dedikodu mevzugu oldugu o günlerde yapilan bu seyahatler, halkin arkadaslarimiza "Saray arabalariyla gezen gençler", "Saray arabalilar" ve "ARABALILAR" seklinde isimler takmalarina sebep olmustur. O zamanlar samimi ve sicak bir ifadenin mahsulü olan bu tabirler, her halde zaman geçtikçe rakip taraftarlarca istismar edilerek "ARABACILAR" olarak degismis olacak..."

 
 
  Bugün 14182 ziyaretçi (23774 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol